"soluğu gül gibi taze ve yüzünde yetim bir ışık vardı...
ama duaların yeni bir ölüyü taşıyacak dermanı kalmamıştı." "
(...)
(...) "filozofların ölü arkadaşı olmaz mı?" diye itiraz etti yaşlı mezarcı.
"ölüler hayatın dışındadır onlar için."
"filozoflar ölümden başka bir şey düşünüyor mu sanıyorsun?"
"onlar ölümü dert eder," dedi genç mezarcı "ama ölüleri umursamazlar."
"bira içmeden böyle konuşmayı nasıl başarıyorsun?"
"eğer akşam biraları sen ısmarlarsan sana da öğretirim."(...)
arka kapaktan:
“Sır kitabı” taşıyan bir kadın, masum şiirlere inanır.
Uykusuz bir adam, mezarlıklardan ve ölümün kıyısından geçerek hayata tutunmaya çalışır.
Herkesin bir sırrı ve bir günahı vardır.
Adamla kadın, bir gün kaderin kırık köprüsünde karşılaşırlar.
Kadın “kitap falı” bakar, adam kendi kendine bozkır türküleri mırıldanır.
Haymana Ovası’nda, Tahran’da ve Cambridge’te geçen hayatlar…
Eski zamanların umudunu taşıyan bu romanda Burhan Sönmez, farklı rüzgârların savurduğu çok sayıda kahramanı usta bir incelikle bir araya getiriyor.
kitap üzerine söyleşi: