Ara

kitap önerisi

ÇAVDAR, Tevfik (2007), İz Bırakan Gazeteler ve Gazeteciler -Babıâli’den Geriye Ne Kaldı?-, Ankara: İmge Kitabevi Yayınları.


Babıâli, bir anlamda, siyasal tartışmalara başkentlik yapmıştır. Osmanlı’nın son döneminde yazarların baskı ortamındaki toplumsal eleştirilerini, yönetimde reformu hedefleyen fikirlerini, Batılılaşma arzularını kaleme aldıkları dergi ve gazeteler, siyasal hayatın inişli çıkışlı yönlerini yansıtmıştır.

Tanzimat dönemi özgürlük arayışlarından meşrutiyetin ‘kanunlar çerçevesinde’ otoriteyi eleştiren tavrına, mütareke yıllarının ‘teslim olmuşluğu’ndan cumhuriyet kurumlarına ‘ılımlı’ yaklaşımlara uzanan süreçte Babıâli’de iz bırakan gazetelerin yayın içeriklerine ve gazetecilerin yürüttükleri tartışmalara yer veren bu çalışma, dönemlemeleriyle okura rahat irdeleme olanağı tanımaktadır.

Eserin ağırlık noktasını cumhuriyetin kuruluş sancıları çektiği ilk yirmi beş yılın üç evresi oluşturmaktadır. İlk dönem; Kurtuluş Savaşı’nın sona erdiği, Osmanlı kurumlarının lağvedildiği bir ortamda, Babıâli’nin cumhuriyetin ilanıyla beraber Ankara’ya karşı takındığı sorgulayıcı tavrı konu edinmektedir. Matbuatın başkentiyle yeni devletin başkenti arasındaki fikir uyuşmazlıkları, Babıâli açısından ‘hazmı zor’ bir zaman aralığına denk düşmektedir. İkinci dönem; 1929 Buhranı’nın etkilerinin Türkiye’ye ulaştığı, halkın Halk Fırkası’na tepkisini iyice yükselttiği yıllarda hükümetten Babıâli’ye doğru esen “sıcak ve yumuşak” havayı incelemektedir. Son dönem ise, 1930’lardaki faşizm dalgasının durulmasının ardından gelen “nispi özgürlük” ortamına dikkat çekmektedir.

Sıralanan bölümleri birbirini besleyen fakat birbirinden bağımsız bir makale derlemesi gözüyle de okunabilecek bu çalışma, birincil kaynaklardan alıntıları sayesinde, aynı zamanda eksikliği hissedilen “basın tarihi antolojisi” olarak değerlendirilebilir.

Basın tarihi üzerine odaklanan Tevfik Çavdar, diğer yandan fikirleri uğruna mücadele veren ve çoğu zaman amatör bir ruh taşıyan Babıâli tecrübesinin bugünkü medya tekelleri tarafından görmezden gelindiğini belirtiyor:

“Şimdilerde, sokaklarda ‘yazıyor’ diye bağrışan gazete satıcılarının sesi duyulmaz oldu. O gizemli yokuşumuz gibi amatör bir ruhla hazırlanıp basılan ‘Babıâli’ basını, yerini büyük sermaye tekellerine bıraktı… Kısa süreli soluk alma olanağına rağmen, ‘Zincirli Hürriyeti’ en küçük hücresine kadar yaşayan ‘Babıâli’nin amatör ruhlu gazetecilerini arıyorum. Açık olmak gerekirse, günümüz basın organlarında köşe yazarı kişilerin büyük çoğunluğunu anlamakta zorluk çekiyorum. Bireysel tavırlarını, arzularını, hatta en mahrem serüvenlerini yansıtan, yaşadıkları toplumu adeta göz ardı eden, bireysel tercihleri öne çıkartan bir köşe yazısı beni itiyor, hatta iğrendiriyor. Tüm haber, yorum ve reklamlarıyla her sabah bir sermaye bombardımanına tutulmak istemiyorum. Her alt koluyla klonlanmış bir sermaye dünyası yaratma sevdasında olan sermaye, özgür ‘matbuatı’ kendi çıkarlarına aykırı buluyor ve bulmaya da devam edeceği açıktır. Bu nedenle ‘Babıâli’den geriye ne kaldı?’ diyorum; bu kitabımla da soluk aldığı sınırlı dönemlerde düşüncelerini gazetelere yansıtan tüm basın yiğitlerini bir kez daha anıyorum. Selam olsun…”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder