Nedim Şener, Posta, 24 Ağustos
Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk’un mahkemenin çağrısına rağmen Hrant Dink cinayetinin azmettiricisi Yasin Hayal ile ilgili ifade vermeye gitmediğini öğrenince şaşırdım! Hatırlayacaksınız; Yasin Hayal, 24 Ocak 2007’de Hrant Dink davasıyla ilgili olarak İstanbul Adliyesi’ne getirilirken, jandarmaların arasından şöyle bağırmıştı: “Orhan Pamuk akıllı olsun”.
Savcılar 1 Nisan 2007’deki Hrant Dink cinayeti iddianamesine, Yasin Hayal’in, Orhan Pamuk’u tehdit etmesini de eklemişlerdi. Yasin Hayal’in TCK’nın 106’ncı maddesine göre; bu tehdit suçundan da cezalandırılmasını talep etmişlerdi. Yasin Hayal artık hem Ogün Samast’ı, Hrant Dink cinayetine azmettirmekten, hem de Orhan Pamuk’u tehditten suçlanıyordu. Orhan Pamuk’u tehditten, savcı, Yasin Hayal’in 6 aydan 2 yıla kadar hapsini istemişti. İstanbul 14. Ağır Ceza mağdur sıfatıyla Orhan Pamuk’un ifadesinin alınmasına karar verdi.
Programı yoğunmuş!!!
Orhan Pamuk, 5 Haziran 2007’de bir dilekçe göndererek, mahkemeye katılmayacağını bildirdi. Orhan Pamuk’un avukatı dilekçesinde Nobel ödüllü yazarın programının çok yoğun olduğunu belirtip şunları söyledi: “Müvekkilimin 2007-2008 arasında yurtdışında yoğun programları vardır. Halen İngiltere’de bulunmakta.
Bu nedenle duruşma günü mahkemeye gelip mağdur sıfatıyla ifade vermesi mümkün değil. Sanık hakkında müvekkilimizle ilgili olarak sarf ettiği tehdit sözcüklerinden dolayı TCK 106/2d maddesi uyarınca cezalandırılması istenmekte. Belirtilen suç kamu suçu. Bu nedenden dolayı: Atılı suçu alenen işlediği sübuta eren sanığın cezalandırılmasını mahkemenin takdirine bırakıyoruz.”
Bilindiği gibi Hrant Dink davası yalnızca Orhan Pamuk’un programının yoğun olduğu 2007 ve 2008 yılları arasında görülmedi. 17 Ocak 2012’ye kadar yani 5 yıl sürdü. Orhan Pamuk bu sürede kendisini tehdit edenlerden şikayetçi olmak için mahkemeye gelmedi! İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi 5 yılın sonunda, 17 Ocak 2012’de kararını açıkladı. Yasin Hayal, Ogün Samast’ı, Hrant Dink’i öldürmeye azmettirmekten müebbet hapis cezası aldı.
Yalnız 3 ay ceza
Yasin Hayal’e, Orhan Pamuk’u tehdit etmektense 3 ay hapis cezası verildi. Orhan Pamuk yürekli bir Türkiye aydını olarak kalkıp mahkemeye gelseydi, hakkını savunsaydı, davayı takip etseydi Yasin Hayal belki daha çok ceza alabilirdi. Zaten konumuz cezanın çokluğu ya da azlığı değil. Konumuz; Nobelli bir Türk aydınının, bir başka Türkiye aydını olan Hrant Dink’i öldürenler karşısındaki duyarsızlığı. Nobelli Orhan Pamuk o davaya gelseydi, mahkeme heyeti kendini belki daha sorumlu hissedebilirdi. Dünya, davaya daha fazla ilgi gösterebilirdi. Bilmem derdimi anlatabildim mi?!
TÜRKİYE’NİN SESİ OLMA ŞANSINI HRANT DİNK DAVASINDA KAYBETTİ
2005’te, Nobel’i almadan önce “30 bin Kürdü ve 1 milyon Ermeni’yi öldürdük” diyen Orhan Pamuk, mahkemeye gelip “Yasin Hayal beni ölümle tehdit etti” diyemedi. Üstelik de bu tehdit, 30 bin Kürt, 1 milyon Ermeni konusu gibi tartışmaya açık bir mesele değildi. Kameralar görüntülemişti! Son zamanlarda uluslararası basında yer alan röportajlarıyla tekrar gündemin başköşesine yerleşen Orhan Pamuk bakın yabancı bir yayın organına ne diyor:
10 dakika ifade veremedi
“İnsanlar beni Türkiye için bir çeşit diplomat gibi görüyor. Fakat öyle değilim. Olmak da istemiyorum. Bu bana bir sorumluluk yüklüyor. Türkiye’nin sesi ya da temsilcisi olmak neşe dolu bir durum değil.” İşte Nobelli yazarımızın esas yanılgısı burada: Orhan Pamuk kendisini ‘hâlâ’ Türkiye’nin sesi zannediyor! Neredeee… Evine 15 dakika uzaktaki mahkeme salonuna gelip, bir Türkiye aydınını katledenlerin yargılandığı davada 10 dakika ifade veremeyen ‘biri’ nasıl Türkiye’nin sesi olabilir ki? Dünyanın öbür ucundaki yabancı aydınlar Hrant Dink meselesine sahip çıkarken, Orhan Pamuk mahkeme sürecinde iki cılız kelime etmeye korktu. Biz kimseden aynı yürekliliği beklemiyoruz. Ama yürekli gibi yapıp iş ciddiye gelince kaçanlara da ‘sahte kahraman’ diyoruz. Orhan Pamuk, Türkiye’de demokratik standartlardaki düşüş, otoriterleşme tartışmalarının içinde de hiç olmadı! Hükümetin hoşuna gitmeyecek en minik bir söylemde bulunmadı. Belki bir zamanlar böyle bir misyonu vardı. Ama artık yok...
Acaba kendisi farkında mı?
Mesela kendisinin de yargılandığı Türk Ceza Kanunu’nun 301’inci maddesiyle ilgili tepkisi çok eskilerde kaldı. Oysa 301 hala yerinde duruyor. Nobel ödülünü aldıktan sonra hepsi, her şey yalan oldu! Tekrar ediyorum: Orhan Pamuk o özendiği, ‘Türkiye’nin sesi olma durumunu’ “Arkadaşım” dediği Hrant Dink’in öldürülmesi davası sürecinde çok net bir biçimde kaybetti. Bunun bizler farkındayız… 2006 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Orhan Pamuk kendisi de dilerim bunun farkındadır!!!
Savcılar 1 Nisan 2007’deki Hrant Dink cinayeti iddianamesine, Yasin Hayal’in, Orhan Pamuk’u tehdit etmesini de eklemişlerdi. Yasin Hayal’in TCK’nın 106’ncı maddesine göre; bu tehdit suçundan da cezalandırılmasını talep etmişlerdi. Yasin Hayal artık hem Ogün Samast’ı, Hrant Dink cinayetine azmettirmekten, hem de Orhan Pamuk’u tehditten suçlanıyordu. Orhan Pamuk’u tehditten, savcı, Yasin Hayal’in 6 aydan 2 yıla kadar hapsini istemişti. İstanbul 14. Ağır Ceza mağdur sıfatıyla Orhan Pamuk’un ifadesinin alınmasına karar verdi.
Programı yoğunmuş!!!
Orhan Pamuk, 5 Haziran 2007’de bir dilekçe göndererek, mahkemeye katılmayacağını bildirdi. Orhan Pamuk’un avukatı dilekçesinde Nobel ödüllü yazarın programının çok yoğun olduğunu belirtip şunları söyledi: “Müvekkilimin 2007-2008 arasında yurtdışında yoğun programları vardır. Halen İngiltere’de bulunmakta.
Bu nedenle duruşma günü mahkemeye gelip mağdur sıfatıyla ifade vermesi mümkün değil. Sanık hakkında müvekkilimizle ilgili olarak sarf ettiği tehdit sözcüklerinden dolayı TCK 106/2d maddesi uyarınca cezalandırılması istenmekte. Belirtilen suç kamu suçu. Bu nedenden dolayı: Atılı suçu alenen işlediği sübuta eren sanığın cezalandırılmasını mahkemenin takdirine bırakıyoruz.”
Bilindiği gibi Hrant Dink davası yalnızca Orhan Pamuk’un programının yoğun olduğu 2007 ve 2008 yılları arasında görülmedi. 17 Ocak 2012’ye kadar yani 5 yıl sürdü. Orhan Pamuk bu sürede kendisini tehdit edenlerden şikayetçi olmak için mahkemeye gelmedi! İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi 5 yılın sonunda, 17 Ocak 2012’de kararını açıkladı. Yasin Hayal, Ogün Samast’ı, Hrant Dink’i öldürmeye azmettirmekten müebbet hapis cezası aldı.
Yalnız 3 ay ceza
Yasin Hayal’e, Orhan Pamuk’u tehdit etmektense 3 ay hapis cezası verildi. Orhan Pamuk yürekli bir Türkiye aydını olarak kalkıp mahkemeye gelseydi, hakkını savunsaydı, davayı takip etseydi Yasin Hayal belki daha çok ceza alabilirdi. Zaten konumuz cezanın çokluğu ya da azlığı değil. Konumuz; Nobelli bir Türk aydınının, bir başka Türkiye aydını olan Hrant Dink’i öldürenler karşısındaki duyarsızlığı. Nobelli Orhan Pamuk o davaya gelseydi, mahkeme heyeti kendini belki daha sorumlu hissedebilirdi. Dünya, davaya daha fazla ilgi gösterebilirdi. Bilmem derdimi anlatabildim mi?!
TÜRKİYE’NİN SESİ OLMA ŞANSINI HRANT DİNK DAVASINDA KAYBETTİ
2005’te, Nobel’i almadan önce “30 bin Kürdü ve 1 milyon Ermeni’yi öldürdük” diyen Orhan Pamuk, mahkemeye gelip “Yasin Hayal beni ölümle tehdit etti” diyemedi. Üstelik de bu tehdit, 30 bin Kürt, 1 milyon Ermeni konusu gibi tartışmaya açık bir mesele değildi. Kameralar görüntülemişti! Son zamanlarda uluslararası basında yer alan röportajlarıyla tekrar gündemin başköşesine yerleşen Orhan Pamuk bakın yabancı bir yayın organına ne diyor:
10 dakika ifade veremedi
“İnsanlar beni Türkiye için bir çeşit diplomat gibi görüyor. Fakat öyle değilim. Olmak da istemiyorum. Bu bana bir sorumluluk yüklüyor. Türkiye’nin sesi ya da temsilcisi olmak neşe dolu bir durum değil.” İşte Nobelli yazarımızın esas yanılgısı burada: Orhan Pamuk kendisini ‘hâlâ’ Türkiye’nin sesi zannediyor! Neredeee… Evine 15 dakika uzaktaki mahkeme salonuna gelip, bir Türkiye aydınını katledenlerin yargılandığı davada 10 dakika ifade veremeyen ‘biri’ nasıl Türkiye’nin sesi olabilir ki? Dünyanın öbür ucundaki yabancı aydınlar Hrant Dink meselesine sahip çıkarken, Orhan Pamuk mahkeme sürecinde iki cılız kelime etmeye korktu. Biz kimseden aynı yürekliliği beklemiyoruz. Ama yürekli gibi yapıp iş ciddiye gelince kaçanlara da ‘sahte kahraman’ diyoruz. Orhan Pamuk, Türkiye’de demokratik standartlardaki düşüş, otoriterleşme tartışmalarının içinde de hiç olmadı! Hükümetin hoşuna gitmeyecek en minik bir söylemde bulunmadı. Belki bir zamanlar böyle bir misyonu vardı. Ama artık yok...
Acaba kendisi farkında mı?
Mesela kendisinin de yargılandığı Türk Ceza Kanunu’nun 301’inci maddesiyle ilgili tepkisi çok eskilerde kaldı. Oysa 301 hala yerinde duruyor. Nobel ödülünü aldıktan sonra hepsi, her şey yalan oldu! Tekrar ediyorum: Orhan Pamuk o özendiği, ‘Türkiye’nin sesi olma durumunu’ “Arkadaşım” dediği Hrant Dink’in öldürülmesi davası sürecinde çok net bir biçimde kaybetti. Bunun bizler farkındayız… 2006 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Orhan Pamuk kendisi de dilerim bunun farkındadır!!!