BAYAR, Celal (2006), Şark Raporu, İstanbul: Kaynak Yayınları, 152 s.
Atatürk'ün "Memleketteki en büyük iktisatçı" dediği Celal Bayar'ın 1936'da Doğu ve G.doğu illerine yaptığı ziyaret sonrası hazırlayıp İnönü'ye ve Atatürk'e sunduğu zamanın gizli "Şark Raporu" yayımlandı. Öncesinde Saygı Öztürk'ün "Kasadaki Dosyalar" ve Uğur Mumcu'nun "Kürt İsyanları" kitaplarında biraz değindiklerini hatırladığım rapor, bu kez muhtemelen tam haliyle basılmış. 'Muhtemelen' diyorum, zira kızı Nilüfer Bayar Gürsoy, kitabın geniş bir özetini verdiği 'önsöz'de bu metnin de belli kırpmalar sonucu yayınlanma ihtimalini, metnin tamamının, basılan hali olup olmadığını bilemeyeceğimizi belirtmiş. Hakikaten öyle.
Bayar'ın gezisini tamamladıktan sonra sunduğu rapor, bir yandan da bu hedeflerini uygulamak için ona başbakanlık kapısını aralamış. Rapordan iki ay sonra Atatürk'ün Bayar'ı başbakanlığa yükselttiğini görüyoruz. Demiryolu ağlarında (Ü. Özdağ'ın Ordu ve Siyaset kitabında belirtildiği gibi, o dönemde demiryollarının güzergahı Genelkurmay'ın iznine tabiydi. Rayın hangi şehirden geçeceği güvenlik gerekçesiyle Genelkurmay'ın yetkileri dahilindeydi), pamuk, tütün, nakliyat, hayvancılık, ormancılık, sebze- meyve üretimi ve pazarlamasında karşılaşılan güçlüklerin etnik temel üzerinden yansıtılmadığı rapor, bu dönemde sırf Kürtlük nedeniyle hizmetlerin özel olarak aksatılmadığını, ancak cumhuriyetin bu bölgelere az yatırım yaptığını savunuyor. Sınır ticaretinin kontrol altına alınmasında bölge esasına göre teşkilatlanacak özerk yönetim modellerini öneriyor. Bunun güncel dildeki karşılığı public service olsa da kitapta kanımca yanlış bir çeviriye imza atılmış. Kitap, kavramı 'kamu hizmeti' olarak çeviriyor. Ne var ki, İngiltere örneğinden de görüleceği gibi, public services, özerklik altında yönetimin yeniden yapılandırılmasını öneren ve 80'lerden sonraki yersellik (yurttaşa yakınlık, subsidiarite) ilkesiyle başka bir alana atlayan, merkezi yönetimin yetkilerini kademe kademe yerele aktarmasını savunan bir yaklaşım.
Rapor, 1936 yılı itibariyle devletin otoritesini bu bölgelerde tesis ettiremediğini,
CHP'nin 13 ilde parti örgütü kurmadığını,
Kürt olduğu için bazı vatandaşların okutulmadığını,
devlet işlerine karıştırılmadığını (s.65)
tespit ediyor. İsyanlara karşı sert müdahalenin 'meşru' olduğunu, ancak olağan dönemlerde devletin örgütlenişini rıza yoluyla sağlatması gerektiğini belirterek sürüyor.
Etno merkezli tespit ve çözümden ziyade, sosyo- ekonomik geriliği aşma adına net bir kalkınma programı öneriyor. Atatürk'ün beğendiği düşünülen rapor, yukarıda da belirttiğim gibi, sunuluşundan üç ay sonra kendisine başbakanlık makamını getiriyor.
Zevkle okuduğum ancak militer ruhu nedeniyle üzüntüyle önereceğim bir kitap. Bayar'ın 'Atatürk Gibi Düşünmek' kitabında ilahlaştırdığı Atatürk ve Atatürkçülük anlayışını 1960'taki öğrenci olayları sırasında nasıl yansıttığı malumunuzdur. Siyaset sözlüğüne öğrencileri 'tenkil- yok etme' olarak geçen yaklaşımı, kendisini okurken daha temkinli davranmamı gerektiriyor.
öneririm.
sevgiler,
okay
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder