Ara

Bir İkinci Yıl Yazısı: Avuşmalar







Yokluğunun ikinci dönümüne yarın uyanacağız;
aynı günaydınlardan, kahvaltılardan, hoşçakallardan, mezarlıkta buluşmalardan, mevlitlerden, dostlar sağolsunlardan oluşacak bir törendeyiz; birbirimizi avutacağız, avuşacağız seni hatırlama seanslarıyla… Hatırladıkça kimimiz bugününe şükredecek, yarınki işinde ne yapacağını arada bir kulağına çalınan dualar eşliğinde düşünecek, kimimiz neden burada olduğunu sorgulayacak, halı motifine bakıp bakıp sıkılarak gitmek isteyecek, merasim’i zorunlu mesai görme aymazlığına düşecek… Ayrı uğraşlardaki insanların aynı sıkılganlık sofrasından pay kapmak için birbirlerini itmesi; farklı dilleri konuşan ortak lehçeler… Kimimizse paylaşabileceği bir şeyler kaldığını senin sayende anımsayacak, ben de…

Geçen seneki yazıda demiştim ya, demir gibi bir sabahtı; hava kapalı, bilerek konuşmayı unutan, aynı evin içinde birbirinden köşe bucak kaçan iki adamın; dayımla benim suskunluklarımızın toplamı senin soğumaya henüz yüz tutan bedeninmiş, kuzenime artık hiç buralarda olmayacağının haberini verdiğinde anlamıştım…

Uzaklığının birimini iki sene geçmesine rağmen belirleyemiyorum, işime de gelmiyor açıkçası… İki bacağının önüne her diz çöküşümde saçımı kendiliğinden okşamaya başladığın zamanlardaki gibi pervasızca, yokluğunun hissettirdiklerini anlatmayı istiyorum, hepsi bu… Belki de en zor anlarımda beni uysallaştırdığın, o özenle giydiğin eteğinin üzerine başımı koyup gözümü kapadığım, feri çekilmiş ellerinle saçımı okşamanı beklediğim dakikaları özlemem bundandır…

Mesafeyi; yokluğunun terekesini ölçme korkumdan kaçmak için hatıralarımı aklımda daha da netleştiriyorum, bazı akşamlar seni hatırlama ayinlerim oluyor… Biliyorum, geçen senekine göre daha zor bir yazı, belki sıkılıp elinden düşüreceksin… Belki de uykun gelecek yine, horultunun rahatsız edici sertliği ile iki dudağının arasından çıkardığın ilginç “puf”lama sesi arasında bir tını çıkacak senden… Ama olsun, küçükken ders çalışırken aklımda kalsın diye ezberlediklerimi sesli sesli sana anlatırken beni usanmadan dinlediğin gibi bu yazıyı da okuyacağını umuyorum, kıramazsın beni, biliyorum…

İyi günler geçirmiyorum… İş, okul, yazma se(v)dası derken kafam iyiden iyiye şişti ve normal cümleler kuramaz oldum. Sağlığım da pek iyi değil, kafa karışıklıklarımın hırsını vücudumdan çıkarıyorum, suçlu o imiş gibi… Kafam başka, elim başka yerde… Daha fenası, geçen seneye göre daha suskunum ama insanları kırmamak için susmayı tercih eden tavrımdan artık eser yok, lafı esirgemeden yanlışlarını söylüyorum, artık zarar verdiklerini anlayabilmeliler. Ev limoni; üzerine titrediğim bazı bağlar iyiden iyiye inceldi, yine kopmasından korkuyorum, anladın onu… Uzun süre bir yerde kalamıyorum, sürekli terk edip gitme isteği ağır basıyor ama her nereye olursa olsun “gitme”nin o ilk tiksindirici adımı beni yerime mıhlıyor, hatırlayacaksın… Annemi en rahat gördüğüm yer, sana geldiği, taşına kapanarak bacakları titreye titreye ağladığı zamanlar… Aranızda ne geçiyor, bilmiyorum ama bu buluşmalarınız ona huzur veriyor. Sana geldiğimde konuştuklarımız yine ikimizin arasında, oradakilere açmayacağına söz vermiştin…

Akrabalık ilişkileri iyiden iyiye sınırlandı, herkes ‘zamansızlık’ yalanına sarılıyor… Halbuki birçoğu o bağı kuranın gittiğinin farkında değil hâlâ… Meğer, hiçbirimizin doğum gününü, evlilik yıldönümünü, kimin nesi olduğunu unutmadığın, bu insanları etrafına toplayabildiğin ölçüde birlikteymişiz… Çok azımız bunu devam ettirebildi, mirasını çabucak harcayıverdik… Öyle ki, bu mevlidi ev dışında okutup da işi ‘uzmanı’na bırakmayı düşünen, evinin ‘senden sonrası’na alışan ve artık ‘geriye dönmek’ istemeyen ehilperestler de oldu… Unutmanın hatırlamaya tercih edilişinin mekânda bıraktığı iz… Ne izole bir anma, güneş gözlüklü bir ağlama töreni ama!... Şükür ki bizdesin yarın, gözüm ellerini iki bacağının üstüne yaslayıp, edilen lafları köşedeki koltuğunda huşûyla dinleyen o hanımefendiyi, seni gözleyecek.

Tek farkla… Yemeği fazla kaçırdığında elleri dizinden destek alarak, belirgin kamburuyla boynunu vücudunun önüne katıp odama gelip de hatırımı soran sakin sesin olmayacak…

İyi uykular anneannemmmmm…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder