Ara
Pardon! Sevmek... Yüzü sevmektir
Aslında hiç birleşmemişti yollarımız. Ama kalp bazen direnir bu gerçeğe!
Ayrı yolları, ayrı dünyaları, farklı hayalleri, birbirine hiç benzemeyen acıları ve sevinçleri görmezden gelir kalp.
Tam da bunun adı aşk olur ya...
Öyleydi işte ilişkimiz.
Sonrasına belki ayrılık bile denmemeli!
Dağılmıştık!
Ve bir buçuk yıl geçmişti üzerinden dağılıp tuzla buz oluşumuzun..
Bir gece yarısı Taksim'in orta yerinde karşılaştık.
İkimiz de gecenin getirip götürdüklerinden yorgunduk. Belliydi!
Fakat asıl önemlisi...
Bir anda dehşete düşmemdi!
Yüzünü unutmuştum çünkü. Çok sevdiğim, bütün çizgilerini ezberlediğim yüzünü unutmuştum. Bir yerlerden aşinaydı ama çıkartamıyordum. Olacak şey değildi!
Oysa tıpkı o müthiş şarkıda söylendiği gibi "adının baş harfini göğsüme yazmış olabilirdim!"
Yanımdaki arkadaşım onun adını söylemese..
O soğuk ve bitkin biçimde bana dönüp "ne haber?" diye sormasa...
"Pardon" deyip gidecektim.
İçime oturan acının ve içinden çıkamadığım şaşkınlığın mahrem derinliğini anlatmaya kalkışmayacağım. O bende gizli kalacak!
***
Geçen hafta Çeşme'den dönerken Balıkesir'e 50 kilometre kala yol kapandı.
Nasıl bir yol inşaatıysa, nasıl bir Karayolları vurdumduymazlığıysa, tam üç saat bütün araçlar o sıcakta bekledik.
Yola çıkarken benzinciden Sezen Aksu'nun Düş Bahçeleri albümünü almış ama hemen gazlayıp yola düştüğüm için paketinden çıkartamamıştım.
İşte orada beklerken albümün kapağını açtım ve birinci cd'yi yerleştirdim müzikçalara.
Günlerdir herkesten duyuyordum Pardon'u..
İlle de dinle, diyorlardı.
Hemen 9. şarkıya bastım. Pardon'a yani...
Aman Allahım!
Bu nasıl sözler, bu nasıl söylemek!
"Pardon, bakar mısınız, tanışmış mıydık? / sevmiş miydim ben sizi hiç, sevişmiş miydik? / pardon, daha önce konuşmuş muyduk? / yürüyüp çıkmazlarda yorulmuş muyduk? / yüzünüz ne kadar da aşina /
avcumun içine alıp öpmüş olabilirim / gözünüz öyle uzak bakmasa / sizi tanıdığıma yemin ederim"
Şarkıyı dinlerken Taksim'deki karşılaşmayı hatırladım...
Ve unuttum yolun ortasında kalakaldığımızı! Kim bilir kaç kez, arka arkaya dinledim şarkıyı, farkında değilim.
***
Yüz...
Onu severiz asıl.
Bedeni beğeniriz. Bedenden hoşlanırız. Bedeni isteriz. Bedeni arzularımızla parçalara ayırır, her parçasına bir fetişist gibi bağlanabiliriz.
Ama o inceliklerin filozofu Levinas'ın dediği gibi; "sevmek, bir yüzü sevmektir."
O yüzden işte gün gelir, hem o yüzü tanıdığına yemin eder hem de kuşkulanırsın bundan..
O yüzden işte...
Kavuşmalar kadar ayrılıklar da yüze yazılır, yüze kazınır asıl ve yüzde kalır!
Haşmet Babaoğlu, Sabah, 27 Haziran.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder