Ara

Yakup Kadri, siyaseti tahlil

Epey zaman geçti; edebiyatımızın ünlü bir adı bana, Yakup Kadri'nin resmi ideolojinin handiyse bir numaralı yazarı olduğunu söylemişti. Benim için Yakup Kadri usta romancıdır. İyi bir yazarın, herhangi bir ideolojiye bütün eserinde körü körüne bağlanacağını sanmıyorum.

Ama o zaman susmuştum. Andığım ünlü kişi yaşça büyüğümdü. Ayrıca çok saygı duyduğum bir kişiydi. Yıllarını yazıya çiziye vermiş, bu yüzden cezaevinde yatmış, değerli bir romancı.

Geçenlerde Ankara'yı taradım, Yakup Kadri'nin resmi ideolojiden yana olması âdeta gereken Ankara'sını. Ankara 1934'te yayımlanmış. Bir bakıma, yeni düzenin eleştirel gerçekçi yorumu. Yeni bir başkent, yeni başkentte yeni bir yaşayış. Yakup Kadri geçmişe de döner. Önce dünkü Ankara'yı anlatır. Sonra sırada Cumhuriyet'in ilk yılları. Bu eser, geleceğin iyimser ütopyalı, mutlu Ankara'sını canlandırarak son bulur.

Ne var ki romancı, eserinin sonraki basımlarında, şu notu düşmekten kendini alamayacaktır:

"Ya son bölümde hayalini kurduğum Türkiye'nin gerçekleşmesine doğru bir gelişme olmuş mudur? Ben o zamanlar bir gün gelip öleceğini aklımdan bile geçirmediğim Atatürk'ün öncülüğü ve rehberliğiyle bu ideal Türkiye'ye yirmi yıl içinde varacağımızı umuyordum. Şimdi o yirmi yıl üstünden bir yirmi yıl daha geçmiş bulunuyor. Fakat biz sosyal, kültürel ve ekonomik devrim şartları bakımından, hâlâ romanın ikinci bölümünde verdiğim ve karikatürünü yaptığım Ankara'nın içinde tepinip duruyoruz."

Bugünkü Ankara çok başka, çok farklı bir görünümde. Belki yepyeni romanları gereksiniyor. Öte yandan, bugünkü siyaset ortamında, Yakup Kadri'nin romanındaki kaygılar büsbütün silinmiş mi, yoksa sadece kılık kıyafet, çehre mi değiştirmiş, ayrıca tartışılmaya değer.

Yakup Kadri geleceğe yönelik endişelerini, ikinci cildi 1954'te yayımlanmış Panorama'da belirtiyordu. Kalabalık kadrolu, yoğun öykü öbekli Panorama, şüphesiz ki ideolojik yaklaşımı ağır basan bir eserdir. İnkılâpların sönüp gidişine isyan eden Yakup Kadri'yi bu eserde buluruz.

Günümüzün şiddetle tartıştığı bazı konular, meseleler, Panorama'da hep endişe sebepleri. Yakup Kadri, tahmin edileceği gibi, tek perspektiften irdeliyor. Ama ben Panorama'nın da göz ardı edilemeyeceği kanısındayım. Cumhuriyet'imizin ilk nesli, umutları, ülküleri ve hayalleriyle Panorama'da yaşıyor. Sadece onları gönülden tanıyabilmek için bu roman yine gündem oluşturabilir.

Yakup Kadri'nin romanlarında ve anılarında, yakın dönem siyaset hayatımız boyuna kısır çekişmelerle betimlenir. Meselâ Hüküm Gecesi (1927), Meşrutiyet döneminin çalkantıları, siyaset ve düşünce hayatı, iktidar ve muhalefet partileri tutanağıdır. Kurmaca kişilerle gerçek kişileri iç içe, yan yana dile getiren Hüküm Gecesi, aslında, hırslardan, öfkelerden, kibirlerden ibaret toplumsal ortamların yalnızca maddî-manevî çöküşlere yol açtığını vurgular.

Politikada Kırk Beş Yıl'ı (1968) ürpererek okumuştum. Yakup Kadri, Tanpınar'ın tersine, İsmet Paşa'yı öyle göklere çıkarmaz. Başvekil İnönü'yle muhalefette kapısı çalınmaz olmuş İnönü iki ayrı insan gibidir. İlkinin ikincisini var ettiğini, Yakup Kadri ince bir üslûpla anlatır.

Yine Politikada Kırk Beş Yıl'dan şu iki paragraf yürek yakıcı:

"Gerçi her iki taraf birbiriyle saldırma ve savunma silâhlarını, hürriyet, adalet, demokrasi ve insan hakları gibi yüksek prensipler adına kullandığını söylüyordu. Ama ruh tahlillerini seven ve bilen bir kimse için buna kolayca inanmak ne mümkündü!

İlk tahlil sondajında bütün bu ruh ufunetinin irinleri dışarıya fışkırıyordu. Sözün kısası, bir yandan ikbal ve iktidara erişmiş olanların böbürlenişleri, öte yandan nikbet ve hüsrana düşenlerin tepinişleri arasındaki çatışmalar bence bütün bu hengâmenin asıl sebebini teşkil ediyordu."

Yakup Kadri'nin söz açtığı "iki taraf", Cumhuriyet Halk Partisi'yle Demokrat Parti. İlki muhalefette, ikincisi "ikbal ve iktidar"da. Uçsuz bucaksız bir çekişme sürüp gidiyor. Başta Menderes olmak üzere, kaleme getirdiği her siyaset adamına serinkanlı yaklaşmış Yakup Kadri bu çekişmeden derin acılar doğacağını ısrarla vurgulamış...




Selim İleri, Zaman, 12 Aralık

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder