Turan Güneş, (der. Hurşit Güneş), Türk Demokrasisinin Analizi
Ayrıntıya gömüldükçe, işin özünü kaçırma, ana damarı bulamama tehlikesini hissettikçe, Turan Güneş'in makalelerini okumakta fayda var. Okurken, sadece dönemin ana siyasi gelişmeleri üzerine değil, o dönemde yazılanların "niteliği" üzerine de düşünme şansım oldu. Bu kitap, "dönem" kavramını geniş alıyor; "dönem"i dönemselleştirenleri, tarihyazıcıları da merceğinde...
Kerem Işık, Toplum Böceği
2012 Haldun Taner Öykü Ödülü'nü aldı. Mehmet Erte'nin "Sahte"si ile bir akrabalığı varmış gibi okudum. Durup dururken,bilhassa sabahları çocukluğunu özleyiveren,profil fotosunu değiştirenlere; kitaba adını veren "toplum böceği" öyküsü iyi gelebilir.
Gürkan Zengin, Hoca: Türk Dış Politikasında "Davutoğlu Etkisi"
Kitabın iskeleti çok dağınık, plansızlık geneline sinmiş. Çocukluk dönemi ve aile yaşamından birden Dışişleri koridoruna atlıyoruz. Akademisyenlik işlenirken, birden bakanlık-danışmanlık devreye giriyor. Kitabın hızı, kurgusunu engelleyebiliyor. Fazlasıyla romantikleştirilmiş ve özcü bir anlatımı var; Davutoğlu'nu tanımayı, esas yapıp ettiklerini anlamayı zorlaştırıyor. Yazarın konuyu okunaklı hale getirmek, okuru sıkmamak için esnettiği cümleler, metnin içeriğine zarar verebiliyor.
Bilgi verilirken köşe yazılarına biraz fazla bağlı kalınmış. Kitap, özellikle 2008-2010 döneminde esen Davutoğlu rüzgarı ile anlatımı arasına mesafe koyamamış. O yıllardaki "sıfır sorun" mitinden fazla etkilenilmiş, araştırılan kişinin önceden yapıp ettikleri, kitabın yazıldığı dönemin olumlu havasından okunmuş. Çoğu zaman, 90'ların ve 2000'lerin başında yaşanan olaylar, o günün algısıyla tartışılmamış. Yazar, elindeki medya olanaklarına ve Davutoğlu'na bu kadar yakın olmasına karşın, "malzeme"yi iyi kullanamamış. Temel sorunu, mesafe ayarı...
Terry Eagleton, Marksizm ve Edebiyat Eleştirisi
İlk 40 sayfası sıkıcı bir altyapı-üstyapı tartışması, daha özgün bir performans beklerdim. Çok bilindik argümanlarla saldırıları savuşturmayı tercih etmiş. Halbuki Eagleton, "Marx Neden Haklıydı"da ortaya on tane anti-Marksist soru atıp bunları yanıtlarken daha başarılıydı.
Kitapçığın 40'lardan sonrası ise şık, özellikle "Marksizmde biçim-içerik", "biçim-ideoloji" tartışması, metin çözümlemelerine dair vurucu paragrafları var, tam alıntılık... Giriş için önemli bir çalışma. Kitabın kaynakçası, konuda derinleşmek isteyenlerimiz için iyi. Bunun üzerine, yine Eagleton'ın "Eleştiri ve İdeoloji"si okunabilir.
Stephen Kinzer, Ezber Bozmak
Kinzer okumanın iyi tarafı, anlattığı konunun derinliğinden ziyade ortaya attığı fikrin cinliği. Önerme güzeli bir insan. İddialarını ne kadar başarılı incelediği tartışılır ama "önsöz"ü, "giriş"i başarılı yazan kitap mühendislerinden... Kinzer, özellikle Ortadoğu'ya yabancı Ortadoğulu ve Batılılar için de bazen çok iyi "giriş" kitapları tasarlayabiliyor. Gazeteciliği bu "giriş" bilgisi için gayet uygun bir meslek, çoğu akademisyen bilgide kaybolup işin özünü veremezken, Kinzer sınırları, nerede coşup nerede spekülatif davranabileceğini iyi biliyor, dili de çok sarıyor; bir bakıma "sayfa sörfü" yaptırıyor size. Belki de Amerikan tarzı yaşama, o üslupta yazılan makale ve kitapları okumak dahildir; önce güncel bir örnekle zor bir konuya girilir, "sorun uzağımızda değil, gayet güncel ve gündelik" alt mesajı işlenir, sonra okurla muhabbet ede ede siyasi kulislerde, savaş alanlarında gezintiye çıkılır.
Bu kitabın özgün adı "Reset: Iran, Turkey,and America's Future". "Reset", Türkçede "ezber bozma" fazlasıyla tüketilen bir deyim olduğundan, kitabı okuyunca bana daha anlamlı geldi. Yayınevi tercihi, saygı gösterelim. Kinzer, Ortadoğu'da yeni bir stratejik vizyona ihtiyaç duyulduğunu, Amerika açısından bunun kilit ülkelerinin de İran ve Türkiye olduğunu söylüyor. İran ve Türkiye'nin modernleşme serüvenleri kadar anti-modernleşme süreçlerinin de ciddi benzerlikler içerdiğini 19. yüzyıldan itibaren anlatıyor. Amerika'nın İsrail ile ilişkisinin hiç olmadığı kadar önemli olduğu fakat bu ilişkinin dinamiklerinin İran ve Türkiye'yi denkleme katarak, "yumuşak-ince güç" çerçevesinde yeniden kurulması gerektiği görüşünde.
Kitapta karşılaştırmalı, basit, yine giriş düzeyinde bir Pehlevi-Atatürk biyografi denemesi var, dışarıdan bir gözün sıkılmadan yazdığı Atatürk biyografisi, Can Dündar'a "Mustafa" filminden dolayı açılan dava bu hafta yeni bir biçime bürünmüşken, 3-4 yıl önceki "Mustafa" tartışmaları hatırlanarak okunabilir. O gün Can Dündar'a "Mustafa" anlatısından ötürü yüklenenler, Kinzer'ın "Mustafa"sına nasıl bakar acaba, merak ediyorum...
Sultan Abdülhamid, François Georgeon
Geçen sene başlamıştım ama ilerleyemedim, araya "Ermeni Sorunu'nu Anlamak" kitabının hazırlıkları girdi, anlamsız soğudum. Geçenlerde baştan başladım. Georgeon'in biyograflığını "Yusuf Akçura" kitabından hatırlıyorum. Lafı uzatmadan, geniş kaynakça, belge ve rahat dili ile okurunu konuya odaklamayı çok iyi başarıyor. Bende Homer Yayınları baskısı var, bu aydan itibaren İletişim Yay. basmaya başladı. Kitaplıklarda olmazsa olmazlardan... Ali Berktay'ın çevirisi yine harika...
Sosyal Demokrasi Kitaplığı - 7 cilt
Phoenix Kitap ile CHP Bilim Kültür Platformu'nun ortak çalışmasıyla yayınlandı. Batılı sosyal demokrasi literatürünün önemli kitapları Türkçeye çevrildi. Dizi için Editör Gülben Salman çok emek harcadı. Tost kadar yapışık dostum Kıvanç Özcan da bir kitabın çevirisini üstlenenlerden... Önce onun çevirisini okuyarak başladım. Dizi hakkında bir şeyler yazacağım.
Duyuru, Hardt ve Negri
Hardt ve Negri'nin "Duyuru"su, ilk 40 sayfası haricinde sönük bir metin.o sayfalar da richard sennett meraklılarına "pek tanıdık" gelebilir. "Çokluk"u okuduğumda "bunu bir kitapçık şeklinde kısa yazsalar nasıl olurdu" diye merak etmiştim. "Duyuru" kanıtladı, şık olmazmış, uzunu makbul.
Tarihsel Roman, György Lucacs
Anı-biyografi kuramı üzerine yazdığı bölümü daha önce okumuştum. Kitabın kalanına devam ediyorum. Çok yoğun bir metin, Epos az ama öz kitap yayınlıyor, helal olsun!
Bir Kapıdan Gireceksin, (haz.) Umut Tümay Arslan
Umut Tümay Arslan'ın hazırladığı kitap,
son dönem Türkiye sinemasına meraklıysanız, kitaplıkta olmazsa olmaz
denemelerden oluşuyor. Özellikle "Çoğunluk" filmi üzerine
yazılanları çok beğendim. Popüler, gişesi çok olan filmler
üzerine yazılanlarda ise aradığımı bulamadım. Aradığım,
beğenmemeyi hakkıyla ve bu filmlerle başa çıkabilmek için özlü bir
estetikle ifade edebilmekti, türlü türlü teorilerle işi bulandırmak değil.
Kitapta, dayanak alacağı teorileri açıklayacağım derken, filmleri eleştirmeyi
unutan, derlemeyi bir siyaset felsefesi alanına dönüştüren
korsan bildirilere de rastlayabiliyoruz:) Olsun, işin
güzelliğine gölge etmiyor.
1q84, Murakami
Uzuuuuuun bir macera... 1250'de ilk 50 sayfayı yürüdük. Sabahları okunmuyor. Kamyonundan ayısına, tomruğundan saçmasına her an bir şey çıkabilir. Fena sarıyor, boğarak öldüren yılan belgeseli izlerken boğazda kaşıntı ve iğne batmalar başlar ya, o etkiden işte...
2 kitap: Yalıdakiler ve Erguvaniler, Tayfun Er
Gardınızı almadan, sadece parçalara/Türkiye'deki her türden aile ve cemaat ilişkilerine odaklanarak, marksizmi de dış kabuğundan yoklayarak tanımlayıp bu kitabı okumaya çalışırsanız tam size göre... Acele tespit yapıp "mesele budur"a varmak niyetindeyseniz bulunmaz nimet. Fihrist havasında... Garip bir özelliği var bu iki kitabın; tümünü bitirince eleştirmeye başlıyorsanız çok geç kalmış olabilirsiniz, kitaplar çoktan içinize işledi, kurtuluş zor. Okuduğunuz her cümlede durup durup sormayı öneriyorum. Düzenli Yalçın Küçük okurları ne demek istediğimi anlamıştır...
Bir Kemal Tahir Kitabı: Türkiye'nin Ruhunu Aramak
Kurtuluş Kayalı'nın Tahirî ekolden derlediği, yazarlarının farklı ideolojilerden Kemal Tahir'e baktığı şık bir kitap. Özellikle Kurtuluş Hoca'nın makaleleri okunası... Derlemenin yayınlanacağı aya yetişmeyen yazılar da tamamlanabilseymiş, daha iyi kitap olabilirmiş, çünkü bazı makaleler çok zorlama, sürekli konunun etrafından dolanıyor, olaya giremeden metinden ayrılıyor. Başlıktaki vaadini yerine getirmeden eve kaçan yazılar var. Talat Halman'ın Kemal Tahir eleştirisi değerli. Kayalı'nın Türk edebiyatının geçmişine dair analizlerini bugünkü okur ve yazar tercihleriyle bağladığı yerlere hayran kaldım. Tam bir Tahiri keskinliğiyle yapılmış gözlemler... Diğer makalelerde işte bu keskin ve dürüst gözlemi bulmak güç. Kemal Tahir'i anlamanın ve sürdürmenin zorlukları hep konuşuluyor, uygulamada Kurtuluş Kayalı gibi bir usta var.
Aşk, 1995 yılı Cogito Sayısı
Birkaç makalesini geçen senelerde okumuştum. Şimdi Dilan hediye etti, yeniden okuyorum, anlamı bol.
Emine, Mehmet Eroğlu
Yeni muhafazakârlığın ticari ve sosyal yükselişi ile seküler yaşam arasına oturmuş, çok sağlam bir roman. Fay Kırığı üçlemesinin ikincisi. Bayram tatilim onunla geçti.
Genç Stalin, Montefiore
150 sayfa kadar okuyabildim. Stalin üzerine yazılmış çok kapsamlı bir biyografi. Devam ediyorum. Stalin'in küçüklüğüne inmek lazım. Ne bulacağımız henüz meçhul..!
Aleviliğin ABC'si, Ali Murat İrat
Yayına hazırlığını bitirdik. Kısmetse eylülde rafta... Alevilikte temel kavramlar, tarih, kült(ür), rit(üel), Türkiye Aleviliklerinin temel tartışmaları, Alevilik-devlet ilişkileri üzerine bir giriş kitabı oldu. "Başlangıç okumaları" listesine giren bir kitap olmasını umuyorum. Kendi payıma, çok şey öğrendim.