Ara

Modern Türkiye'nin Şifresi


Bu ara Fuat Dündar'ın İttihat ve Terakki'nin Anadolu'daki iskân politikalarında teknoloji ve mühendislik ilmini siyasetle birleştirdiklerini savunan, telgrafı da bu siyasetin işlemesinde en kilit araç olarak gören ("Modern Türkiye'nin Şifresi: İttihat ve Terakki'nin Etnisite Mühendisliği (1913-1918)" , İletişim, 2008, 536 s.) kitabını okuyorum.

Yayın, soykırım tartışmalarına girmeden, iskan kanunu'na uzanan süreci ayrıntılarıyla inceliyor. Derdi, resmi söylemin soykırım tartışmalarında kullandığı resmi belge ve yazışmaların aksine, bu tehcire yol açan sürecin sadece 1915'e odaklanılarak incelenemeyeceği; tersine İttihatçıların özellikle mühendis ve tıpçı kanadına hâkim olan eğilimin Anadolu'da telgraf haberleşmesini gizli yollardan kullanarak -resmi belgelerde yansıtılanın aksine- coğrafyada ciddi bir etnik türdeşleştirmenin projesini hazırladıkları. .. Bu bağlamda, Ahmed Rıza, Akçura, Gökalp ve Goltz Paşa'yı yeni bir okumadan geçiriyor, tarihyazımına "vatan ve millet" kavrayışı üzerinden de yaklaşmaya çabalıyor. Sosyal Darwinizme (Osmanlı aydınları üzerine bir inceleme için bkz. "Osmanlı Aydınları ve Sosyal Darwinizim", İstanbul Bilgi Üniv., 2006), istatistiklerin bir toplumu kurma ve yönetme aracı olarak kullanılmasına varan bu sistematik projenin, İstanbul'dan geniş bir coğrafyaya telgraflarla yayıldığına işaret ediyor Dündar. Resmi söylem, daha çok arşivlerdeki kurumlararası yazışmalara odaklanıp buradan sonuçlar çıkartırken Dündar, İttihatçıların kendi aralarındaki kişisel yazışmalarda bu etnik türdeşleştirmelerin temelini bulma ihtimalini sorguluyor. Telgrafın Anadolu'da savaş döneminde sadece savunma amaçlı değil, ilerleyen dönemlerde etnik bir türdeşleştirme işlevi taşıdığı yargısı yazarda egemen görüş... "Ayrışmış, pek kaynaşmamış, kaynaşacaksa bile hangi etnik grubun nerede ikamet edeceği oransal olarak düzenlenmişti. Sanıldığının aksine, dini cemaat temelli iskânlar olmadı, etnisiteye bakıldı" diyor yazar.

Haritalarla, telgraflarla ve anılarla desteklenen bu yargı, İttihatçıların kişisel bağlantılarını yeni bir toplum mühendisliği için kullandıkları biçiminde yorumlanabilir mi? Anadolu'da telgraf ağlarının bu kadar yaygın olduğu söylenebilir mi? Yazarın İttihatçılara yüklediği bu anlam (pozitivist yöntemi bir toplumun belli kurallar etrafında ve ancak matematik ve istatistiğin yordamıyla kurulabileceği fikri) acaba saraydan nasıl bir tepkiyle karşılaşmıştı? Saray, İttihatçıların etnik temelli toplum yaratma idealine nasıl baktı? "Anılar ve günlükler, İttihatçıların gerçek niyetlerini anlamamıza yardımcı mı yoksa tüm bu gelişmeleri görmemizi engeller mi? Bu vb. yanıtları yakalamak için okumaya devam ediyorum...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder