Ara

Vergi gelirleri üzerine

vergi geliri-kişi başına düşen gelir ilişkisi


Gelirden sonra sıra, uluslararası vergi karşılaştırmasına geldi. Bu tür bir incelemeyi Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı’nın (OECD) verilerine dayanarak daha önce bu köşeye taşımıştım. O karşılaştırmada en güncel veri 2007 yılına aitti. Artık 2008 ve kısmen de 2009 için veriler var. Bir daha bu önemli konuya dönmekte yarar var.

Tabloda üç büyük ekonomi (ABD, Japonya ve Almanya), Avrupa Birliği’nin sorunlu ülkeleri (İrlanda, Yunanistan, Portekiz ve İspanya) ile İsrail, Kore, Meksika ve Türkiye’nin bilgileri yer alıyor. 2007-2009 dönemi için vergi gelirlerinin gayri safi yurtiçi hasılaya (GSYH) oranları var. Ayrıca her ülkenin 2008 yılına ait kişi başına gelirleri yer alıyor. Vergi gelirleri OECD’den, satın alma gücü ile ölçülen kişi başına gelirler ise IMF’den alınma.

En düşük vergi gelirleri

Önce vergi gelirlerine bakalım. İki nokta: Birincisi, hem tablodaki ülkeler hem de tüm OECD ülkeleri içinde GSYH’sine oranla en düşük vergi gelirleri Meksika ve Türkiye’de. ABD’nin vergi gelirleri de düşük. İkincisi, Türkiye’nin GSYH’sine oran olarak vergi geliri OECD ortalamasının çok altında.

Bu karşılaştırma sonucunda ilk akla gelen şu: Türkiye’nin GSYH’sine oranla vergi gelirlerini biraz daha arttıracak manevra alanı var. Vergi gelirinin GSYH’ye oranına dayanılarak yapılan bu tür bir analize genellikle getirilen bir eleştiri var. Karşılaştırma yapılan ülkelerin kişi başına gelirlerinin, dolayısıyla vergi ödeme kapasitelerinin yüksek olduğu belirtiliyor. Oysa Türkiye için aynı durumun geçerli olmadığı belirtiliyor.

Tabloda son sütunda bu nedenle kişi başına gelir düzeylerini verdim. Gerçekten de tabloda yer alan ülkeler içinde en düşük kişi başına gelir düzeyi Türkiye’de. Bu durumda Türkiye’nin vergi gelirlerini arttırabileceğini ileri sürmek hatalı mı?

Türkiye fakir ülke değil

Uç bir durumu alın. Bir ülkenin tüm vatandaşları yoksulluk sınırının altında yaşıyor olsun. Vatandaşlarının açlığa itilmediği varsayımı altında, bu ülkede toplanan vergilerin GSYH’ye oranının çok düşük olması gerekir. Bu ülkenin vergi gelirlerinin GSYH’ye oranının düşüklüğüne bakıp, bu ülke vergi gelirlerini arttırabilir demenin bir anlamı yok elbette.

Ama Türkiye için geçerli değil bu durum. Birincisi, Türkiye zengin bir ülke olmasa da fakir bir ülke de değil; orta gelir grubunda. İkincisi, benzer gelir düzeyinde olup çok farklı vergi geliri-GSYH oranına sahip ülkeler var. Mesela Japonya ve Almanya’ya bakın. Ya da Portekiz ve Kore’ye. Ortada ‘tercih’ sorunu var. Bazı ülkeler daha yüksek vergi geliri elde etmek üzere kullanmışlar o tercihi.

Son nokta şu: Türkiye için yüzde 35’e yakın olan OECD ortalamasına ulaşılmasından söz etmiyorum. 2008’i temel alırsanız, mesela İrlanda düzeyine getirebilmeliyiz vergi geliri-GSYH oranını. Bu durumda, GSYH’mize oranla 4.6 puanlık bir artış sağlamış olacağız. Doğru kullanmak koşuluyla büyük bir kaynak. Elbette bir çırpıda olacak bir şey değil; yıllara yayarak elde edilebilecek bir sonuç.

Fatih Özatay, Radikal, 22 Şubat

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder