Ara

Yeni bir mali kriz kapıda


Bu kez dünya çapında bir ikinci mali krize neden olmayacak ama yeni bir mali kriz başladı. Bu krize borsa ve finans goygoyculuğu yapan gazetelerin ekonomi sayfaları pek yer vermiyor. Çünkü söz konusu olan, Muhammed Yunus’un 2006’da Nobel Barış Ödülü’nü almasına yol açan mikro kredi krizi. Krizin başladığı yer, Hindistan.


Hindistan’ın güneydoğusundaki Andhra Pradesh eyaletinde son altı hafta içinde 56 yoksul köylü, mikro kredi borçlarını ödeyemedikleri için intihar etti. Hindistan’daki tüm mikro kredilerin üçte biri 75 milyon nüfuslu bu eyalette verilmiş. İntiharların nedeni, kredi taksitlerini ödeyemeyen yoksullara evlerine gelerek baskı uygulayan mikro kredi kuruluşları görevlileri. Eyalet yönetimi bu intihar patlaması karşısında, bu görevlilerin borçluların evlerine gitmesini yasakladı. Ama ortak kefalet sistemine dayandığı için mikro kredi intiharlarının devam etmesi riski yüksek.

1970’lerde başladı
Mikro kredi fikrini liberal ekonomistler, 1970’lerde ortaya attılar. 1990’larda yoksullukla mücadele politikalarının sihirli aracı konumuna getirildi. Normal olarak bankaların uğraşmak istemedikleri çok küçük miktarların, malvarlığı veya düzenli geliri olmadığı için kredi alması imkânsız olan yoksullara borç verilerek, iş sahibi olmalarının sağlanmasına dayanıyor mikro kredi. Bu fikrin Hindistan ve Bangladeş’te yaygın biçimde uygulanmasını sağlayan Muhammed Yunus, kredilerin esas olarak kadınlara verilmesini öğütlüyor. Altı kişinin kefil olduğu yoksul borçlu, her hafta kredi taksitini faiziyle ödüyor.


Mikro kredilerde uygulanan faiz oranları, tefeci faizleri kadar yüksek olmasa bile, genellikle onlara yakın. Kredilerin geri ödenme oranları ise yakın tarihe kadar yüzde yüze yakındı. Bu iki olgu yan yana gelince, ortaya cazibeli bir mali yatırım alanı çıkıyor. Son on yılda sadece Hindistan’da değil, bütün yoksul ülkelerde ve hatta başta ABD olmak üzere, gelişmiş ülkelerde mikro kredi kuruluşlarının sayısı hızla arttı. Bugün Hindistan’da 27 milyon mikro kredi borçlusu var. Üç bin civarında da mikro kredi kuruluşu.


2008 mali krizinde diğer spekülatif yatırım araçları devre dışı kalınca, finans sektöründe kârlı yatırım arayanlar gözlerini daha fazla mikro kredi alanına diktiler. Böylece Hindistan’ın en önemli mikro finans kuruluşu olan SKS Microfinance, 16 Ağustos 2010’da gösterişli bir törenle Bombay borsasına girip, hisselerinin dörtte birinin satışından 350 milyon dolar topladı. Bu törenden birkaç hafta sonra şirketin 17 müşterisi intihar ediyordu!

Patlamanın nedeni
Mikro kredi patlamasının nedeni, bu tür kredi peşinde koşan yoksulların sayısının artması değil, yüksek kârlı yatırım alanı arayan finans kuruluşlarının ellerindeki likiditeleri buraya yatırmaları. Neredeyse zorla mikro kredi satmaları ve geleneksel tarım kredisi alanından kamu bankalarının çekilmeleri için siyasal baskı uygulamaları. Hindistan’da 2004’ten 2009’a mikro kredi stoku yılda ortalama % 105 arttı. Mikro kredi kuruluşlarının kâr oranları ise % 5’ten % 18’e çıktı. SKS gibi sektörün lider kuruluşlarının uyguladıkları faiz oranları % 30’dan düşük değil.


Kaynaklarının yarısına yakınını kamu bankalarından, üçte birini özel bankalardan, geri kalanı uluslararası yatırım kuruluşlarından sağlayan Hint mikro kredi kuruluşları şimdi Andrah Pradesh eyalet yönetiminin aldığı bir karar nedeniyle iflasın eşiğine gelmiş durumdalar. Devlet kamu bankaları aracılığıyla yeniden % 3 faiz oranıyla yoksul köylülere kredi vermeye başladı. SKS hisseleri bir anda borsa değerinin dörtte birini kaybetti. Andrah Pradesh eyaleti komünist partisi yoksulların borçlarını bu ağır koşullarda değil, kamu bankalarının uyguladığı kredi koşullarında ödemeleri için geniş bir ‘sivil başkaldırı’ hareketi başlatmış durumda. Birçok köyde köylüler borçlarını ödemeyeceklerini ilan ettiler.


Hindistan Mikro Finans Kuruluşları Birliği Başkanı Vijay Mahajan, alacakların tahsil edilmemesi ve bankaların sektöre yeni kredi vermemeleri nedeniyle “mikro finans sanayiinin bildiğimiz şekliyle şimdiden ölmüş olduğunu” ilan etti.


Mikro kredi kuruluşlarının olası iflası yoksulları daha az yoksul kılmayacak. Ama böyle bir ‘sanayi’ dalının ölmesi insanlık açısından herhalde bir kayıp olmayacak.


Ahmet İnsel, Radikal, 9 Kasım 2010.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder